Light
Dark

Oscar ödül törenine damga vuran hastalık: Alopesi areata nedir, tedavisi var mı?

Dermatoloji Uzmanı Dr. Onur Çapkan alopesi areata (saçkıran) hastalığının 40 yaş altı kişilerde görüldüğüne dikkat çekerek, “Halk arasında saçkıran-sakalkıran-kılkıran hastalığı olarak bilinen saç, sakal, kaş, kirpik ve hatta diğer vücut kıllarının kısa süre içerisinde aniden dökülmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Genel sağlık durumunu etkilemese de dış görünüş ile ilgili ciddi kaygıya, mutsuzluğa ve strese yol açabilir. Tek bir alanı tutabileceği gibi birden fazla bölgeyi hatta tüm vücut kıllarını tutabilir. Dünya nüfusunda %0,1 oranında gözlenebilen hastalık erkeklerde kadınlardan daha sık görülür. Sıklıkla 40 yaş altı genç erişkin yaş grubunda görülebiliyor” dedi.

Stres ve otoimmün hastalıklar tetikliyor

Alopesi areatanın nedenlerine de değinen Çapkan, “Sebepleri arasında genetik, stres, hormonlar, bağışıklık sistemi bozuklukları sayılsa da altta yatan neden tam olarak bilinmiyor. Otoimmün hastalıklardan olan alopesi areatada gereğinden fazla çalışan savunma hücreleri kendi kıl köklerimizi yabancı kabul edip saldırırlar ve kıllarda-saçlarda dökülmeye sebep olurlar. Ailesinde benzer hastalığı olan bireylerde bu hastalığın görülmesi genetik yatkınlığın da önemli bir role sahip olduğunu gösteriyor. Tiroit hastalıkları, diyabet, vitiligo, B12 vitamini eksikliği, astım, Down sendromu gibi durumlara eşlik edebilen hastalık bulaşıcı değildir. Bir veya birden fazla bölgede bozuk para büyüklüğünde yuvarlak-tüysüz bölgelerle karakterizedir, deri yüzeyinde herhangi bir değişiklik gözle görülmez. Sıklıkla saçlı deri etkilenir ancak kaş, kirpik ve hatta vücut kılları da etkilenebiliyor. Tırnak bozuklukları eşlik edebiliyor” şeklinde konuştu.

Erken ve doğru tedavi önem taşıyor

Hastalığın seyrinin değişkenliğine dikkat çeken Dr. Onur Çapkan, “Zaman zaman kendiliğinden dahi iyileşebilen hastalıkta erken ve doğru tedavi ile süreç hızlanmakta ilerlemesinin önüne geçilebiliyor. Tanı muayene ile direkt koyulabilmekle beraber bazen deriden örnek alınmasını gerektirebilir. Doğru tanı ve tedavi planlaması için dermatoloji uzmanına başvurmak gerekir. Hastalığın tedavisi şiddetine göre değişir. Sınırlı hastalıkta deri içerisine enjeksiyonlar, steroidli kremler-losyonlar kullanılabilirken şiddetli hastalıkta duyarlandırıcı tedaviler, fototerapi ve çeşitli tabletler kullanılabiliyor. Erken ve doğru tedaviyle dökülen saçları azaltmak ve geri getirmek mümkün olabiliyor” ifadelerini kullandı.

3 yılı aştıysa ve çözüm bulunamadıysa…

3 yılı aşmış ve dermatolojik tedavilere cevap vermemiş vakalar için ise ekim ve simülasyon teknikleri gündeme gelirken, Saç Ekimi Uzmanı Songül Alcı bilinmesi gerekenleri anlattı. Alcı, “Dermatolojik tedavilerden sonra çözüm bulamamış, 3 yılı aşmış ve hala saç çıkmamış olan saçkıranlarda ekim yapılabiliyor. Gayet de iyi sonuçlar alınabiliyor ancak öncesinde ekim yapmıyoruz, saçların çıkışını bekliyoruz. Çünkü psikolojik kökenli ve dermatologların kendine özel tedavileri var. Ancak hasta beklemek istemiyor, o dönemde de rahatsız oluyorsa gerek saç bölgesinde gerekse de sakal bölgesinde simülasyon işlemi ile nokta nokta kıl kökü efekti verilerek sakal ve saç bölgesindeki areatalar kamufle edilebiliyor. İşin sonunda ekim yapılarak çözülebiliyor. Çok yaygın olan areatalarda ekime gidilemiyor, bu gibi durumlarda simülasyona hatta kalıcı dövme uygulamasına gidilebiliyor. Saç ve ten rengine uyumlu, tamamen gözükmeyen şekilde yapılabiliyor. Kimisine tek seans yetebilirken, bazı ciltlerde ikinci ve üçüncü seans gerekebiliyorçAcısız bir işlemdir. Bir saat içerisinde gerçekleşen işlemlerde organik boyalar, simülasyonlar cilt altına geliyor ve morarma yapmıyor. Dövmeler daha kalıcı olduğu için kalıcı bir işlem isteyenler dövme tercih ediyor” diye konuştu.